3 Temmuz 2013 Çarşamba

KREŞTEN ÖNCE-KREŞTEN SONRA

Çocuğu kreşe giden her arkadaşım söylerdi Berna Gurur kreşe gitsin bak göreceksin ne kadar farkedecek diye.. Kreş olayına sıcak bakmayan ve her türlü faaliyeti evde yaptığımız için gerek duymayan bir anne olarak arkadaşlarımın söyledikleri bir kulağımdan girer diğerinden çıkardı.Ama Gül Annesi artık devam edemeyeceğim dedikten sonra ne kadar istemesem de kreş arayışına girdim. Bütün kreşleri gezdim İlimizde zaten hepsi imkanlar ölçüsündeydi çok fazla bir şey beklememek gerektiğini anladıktan sonra Gurur'u gezdirdim ve hangi kreşe gideceğine kendi karar verdi. Çok güzel diğerlerine göre en iyisi, çocuklar için bahçesi açık oyun alanı olan tek kreş Martı. Gurur da orayı beğendi ve başladı. Çok şükür ki hiçbir sorun çıkarmadı bize Kuzum..İlk gün kendisini okula bıraktım ve işime gücüme baktım.Akşamda almaya gittim. Normal sıradan bir gün gibiy di. Ama bunun bir alt yapısı var dı tabiy ki. Bir ay boyunca Gurur'la her sohbet etmemizde hep kreşi konuştuk Ordaki ortamı anlattım, orada çok güvende olacağını söyledim, giden arkadaşlarından örnek verdim, ilk zamanlar itiraz etti ama sonunda Gurur'da keyifli olacağını düşündü. İlk günler benim anlattığımın dışında kötü bir şey yaşamadı ki okula gitmemezlik yapmadı. İlk günden beri heves ve istekle gidiyor çok şükür.
İlk bir ay fazla bir değişiklik gözlemlemedim Gurur'da. Öğretmeni ile sürekli görüştüm, ilk zamanlar arkadaşlarının arasında daha çekimser duruyordu, pek oyunlara katılmıyordu. Fakat bir ayın sonunda Gurur'da değişimler başladı..Her akşam kreşten geldiğinde yaptığımız sohbete arkadaşları eklendi.
Adı Pamir..İlk evimizde adını söylediği arkadaşının adı.Pamir 'i öptüm ama Pamir istemedi dedi. Sonra her geçen gün arkadaşları çoğaldı..Can geldi sohbetimize hatta Can öğretmenini üzdü, öğretmeni gel dedi ama Can gelmedi.
Sonra yakınlarda bir akşam kırık kötü ve küçük bir arabayla geldi eve. Bu kimin diye sorduğumda çok ilginç bir şey anlattı bana. Öğretmen bu kimin diye sormuş ve Gurur el kaldırarak benim demiş. Öğretmen de Gurur' a vermiş arabayı.Yavrum benim yaptığında en ufak bile bir kötülük yada yanlış olduğunu düşünmeden bir şeyi başarmanın coşkusuyla anlattı bunu bana. Birden bilemedim ne söyleyeceğimi. Çünkü elini kaldırıp arabanın kendisinin olduğunu söylemesi bir başarıydı Gurur için ama tabiy ki olayın özü kendine ait olmayan bir nesneyi sahiplenmesi.Önceden de başımıza gelmişti hepimizin bütün annelerin gelmiştir.Gittiği bir yerden yada başka bir arkadaşının oyuncağını almak istemesi. Belki önemli bir olay ama işin açıkçası ben sadece kendine ait olmayan bir arabayı sahiplenmesinin yanlış olduğunu söyledim ama okula başladığından bu yana ilk defa parmak kaldırarak konuşmasını daha çok önemsedim ve cesaretlendirdim onu. Ertesi sabah hadi oğlum arabayı okula götürsek de bütün arkadaşlar beraber oynasanız dediğimde baktım tepki yine büyük, yine kısa bir özet konuşmayla olayı kapattım.
10-15 günden beri şarkılar söylemeye başladı Gurur evimizde. Ama okuldan geldiğinde yaptığımız sohbetin içinde yok bu şarkılar. Daha sonra oyun oynarken birden karşıma dikilip bir şarkı söylemeye başlıyor.Alkışlar tebrikler sonra babası gelince babasına şarkıyı söylemeler falan şaşırıp kalıyorum.Kendi isteğiyle hep bu şarkıların söylenmesi ben yada babası söyle dediğimizde utanıp sıkılmalar falan..Okulda öğrenip söylediğimiz şarkılar:
-Kırmızı Balık
-Küçük Kurbağa
-Karnı davul güm güm güm
-Yemek yiyip büyümekle alakalı uzunca bir şiir
Birde bunlara eklenen müthiş bir özgüven duygusu var. Özgüven patlaması yaşıyoruz desem yalan olmaz.Herşeyi kendi yapmak istiyor, dışarıya çıktığımızda o elimi tutup benimle dolaşan çocuk gitti dışarda kendine göre plan yapan ve onun planlarını uyguladığımız (mecburiyetten yoksa sokaklarda ciyak ciyak bağırmam gerekecek) bir durum oluştu.
Eğer parka gitmek için dışarıya çıktıysak, önce akülü arabaya binecek, sonra bardakta mısır yiyecek, sonra oyuncaklar dışında ağaca tırmanacak, parkın kenarında tek taş dizilmiş sıradan bıkmadan usanmadan dakikalarca yürüyecek, sonra canı kakaolu ve sade dondurma isteyecek mutlaka dondurma alınacak, daha sonra onun canı nereye gitmek istiyorsa bu zavallı anne peşinden sürüklenecek.ilk zamanlar sinirlenmiyor değildim bacak kadar çocuk beni kumanda ediyor derdim. biraz mücadele ettim baktım sonu sinir buhranı, sesimi duyurmak için ciyak ciyak bağıran bir anne...Yani herzaman ki gibi Gurur kazandı, artık ne isterse onu yapıyoruz.
Bu özgüvenden dolayı başımızı alıp anneye sormadan uzaklaşmalar başladı. Sanki Gurur'un Annem bir ara bana bakmasa da uzaklaşsam der gibi bir hali var her an. Nitekim de aynısını yapıyor.Son zamanlarda iki kere Samsun ziyaretimiz oldu. Hatta dün gittik Samsuna. Gurur'u Alerji doktoruna kontrole götürdük. Tabiy ki işimiz bitince alışveriş merkezi ziyareti.  Önceden elinden tutardım yanımda durur du..Aman Allahım dün her girdiğimiz mağaza da defalarca kaybettik Gurur'u. Kendi başına mağazaların içinde geziyor dolanıyor biz babasıyla deli gibi aranıyoruz. Dışardan görenler ne sorumsuz kadın demişlerdir kesin ama kaş ile göz arasında olma olayı var ya işte tam da bu. Gurur kaş ile göz arasında kayboluyor...Her seferinde oğlum korkuyorum sen kaybolunca lütfen yanımdan ayrılma dediğimde de dinliyormuş gibi yapıp tamam diyor ama yine yapıyor.
Yani biz bu aralar böyle haller içerisindeyiz...Savaşmıyoruz ama kabulleniyoruz..Her seferinde bize söz verdiği halde aynı yaramazlıkları yapmasını beynin ön tarafının gelişmemesine bağlıyoruz:))))
Yaramazlıklarını da kreşin yan etkilerinden özgüven patlamasına bağlıyoruz.
Böylece geçinip gidiyoruz.....))))))  

2 yorum:

  1. Ne güzel ne güzel. Tam da kreş araştırmalarına başladığım bu günlerde benim için de iyi bir motivasyon yazısı oldu. Lakin özgüvene fazlasıyla ihtiyacımız var. Selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar gerçekten kreş konusunda çok şükür güzel bir deneyim yaşadık ama dediğim gibi çocuğu buna hazırlamak çok önemli diye düşünüyorum..Kuzucuğa sevgiler...

      Sil